DOLAR 42,4433 EURO 49,3649 STERLİN 56,4180 GRAM ALTIN 5.663,63 BIST 100 10.914,65 BITCOIN $90.956
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama
Ecz Arif Yayla

Ecz Arif Yayla

Tüm Yazıları

Sinkaf

Giriş: 22.08.2025 10:34 | Güncelleme: 22.08.2025 10:37
Paylaş

Sinkaf

Başlık için Türk Dil Kurumu’na bir bakalım: ‘Sinkaf’, erkek cinsel organı ile ilgili bütün küfür ve kötü sözlerin, Arap harflerinden sin ve kaf harflerini kullanarak güzel (edepli denmek isteniyor) adlandırmaya yönelik kısaltılmış biçimi.
‘Sinkaf etmek’ ise erkek cinsel organını anarak küfretmek biçiminde tanımlanmış ve Fakir Baykurt’tan bir örnekle ete kemiğe bürünmüş: "Sinkaf edeyim… dedi Ovalı arkadaş. Durmadan dinlenmeden sövüyor."

Bizim Burdur’da sövgülü/sinkaflı tümce kurmak sıradan bir olgudur. Örneğin, hazret, birini övmek ya da hayranlığını belirtmek için “vay gahbınalı vay” der. Hiç kimse “bu ne demek” diye sorgulamaz: “Vay kahpe analı vay.”   


İsterseniz konuyu kurgusal bir öyküyle taçlandıralım. Adam mahkemede yargılanmaktadır; suçu birine sövmektir. Tam da duruşma sırasında mahkeme salonunun kapısı gürültüyle açılır. Yargıç şaşkın bir şekilde ne oluyor diye mübaşire çıkışır. Mübaşir “Engel olamadım efendim” der mahcup mahcup. Yargıç “Ne istiyorsun be adam, duruşmada olduğumuzu görmüyor musun” diye adamı azarlar. Davetsiz misafirimiz "Efendim, bilirim sizin işleriniz uzun sürer, ben bir sorunun yanıtını alıp çıkacağım" der. Yargıç "Sor bakalım" diye karşılık verir. Adam "Efendim babam öldü, az önce defnettik, acaba üvey annem bana düşer mi?" diye bir uçkur sorusu sorar. Haydaa, buyur buradan yak! Yargılanmakta olan adam ayağa fırlar ve "Vay geçmişini sinkaf ettiğim" diye bağırır. Yargıç terbiyeni topla diye uyardığında ise "Efendim ben böyle densiz adamlara sövmeden duramıyorum" der. Yargıç şöyle bir düşünür ve sanığa "beraat" der ve ikisinin de defolmasını söyler. 

Mizahın, toplumsal eleştirinin ve karakter analizinin bir bileşimi diyebileceğimiz bu kurgusal öyküyü çok değerli buluyorum. Görüldüğü üzere mahkeme salonu bir tiyatro sahnesine dönüşmüşabsürt olanla gerçeği ayıran çizgi silinmiş, insan hem gülüyor hem düşünüyor.

Şimdi öyküyü biraz irdeleyelim: 

  • Mahkeme salonu, adaletin mabedi midir yoksa toplumun bastırılmış çelişkilerinin sahnelendiği bir tiyatro mu? Dilerseniz, duruşma sırasında gelen sorunun yanıtını arayalım: Sanık, birine sinkaf ettiği için yargılanıyor. Suç mu? Evet. Ama neden? Çünkü sinkaf, toplumun dilsel sınırlarını zorlayan bir patlama noktasıdır. Bir nevi içsel volkanın dışa vurumudur.
  • Tam da yargıç hukukun terazisini ayarlamaya çalışırken, kapı gürültüyle açılıyor. İçeri giren adam, adeta absürdün elçisi gibi, “Üvey annem bana düşer mi?” diye soruyor. Bu sorunun cevabı hukuki değil, var olan durumla ilgili olmalıdır (ontolojik) ki öyle olmuştur. Burada sorun insan arzularının ne kadar saçma olabileceğidir.
  • Sanığın ayağa fırlayıp: “Vay geçmişini sinkaf ettiğim!” demesi, sadece bir hakaret değil; aynı zamanda bir varoluşsal tepkidir. Çünkü bazı sorular vardır ki, cevap aramak bile insanın zekâsına hakarettir. Sinkaf burada bir savunma mekanizması değil, bir kültürel duruştur. Sanık aslında şunu demektedir: Ben bu kadar saçmalığa karşı sessiz kalırsam, kendime ihanet etmiş olurum. 
  • Yargıç bu trajikomik tablo karşısında hukuku bir kenara bırakır ve vicdanıyla karar verir: “Beraat.” Çünkü bazen adalet, kanunların değil, sağduyunun sesidir.

Sonuç

Yukarıda da değindiğimiz gibi sinkaf, bastırılmış duyguların dilsel patlaması olup bir nevi içsel volkanın dışa vurumudur. Yasaklıdır ama samimidir. Mahkeme, sadece suçun değil, toplumun çelişkilerinin de yargılandığı yerdir. Absürt/saçma sorular ise toplumun ne kadar yozlaştığını gösteren turnusol kâğıdıdır. Mizah, gerçeğin giydiği ‘güldürü kostümü’dür; güldürürken düşündürür. 

Sözün özü bu öyküde sinkaf hakaret değil bir çeşit protestodur. Densizliğe karşı bir başkaldırıdır. Çünkü bazen en doğru cümle, en yanlış kelimelerle kurulur. Ve bazen adalet, sadece “defolun” diyerek de sağlanır.

Ecz. Arif Yayla

Yorumlar

Diğer Yazarlar

Ecz Arif Yayla
Esra Can
Ferruh Varanoğlu

Haber Arama