“Zeytinliklerin Altınla Takası” kendi içindeki çelişkiyi ele veriyor; bir yanda binlerce yılın bereketi, öte yanda birkaç gramlık ihtiras!
Bir Ağacın Hafızası
Son günlerde her olguda bir bellek (hafıza) kaydı arar oldum. “Kuraklığın Cenderesinde Bir Ülke: Türkiye Suya Hasret” başlıklı yazımda “Su, uygarlıkların hafızasıdır” diye bir cümle kurmuştum. Bellek sadece su ile mi anlatılabilir? Tabii ki hayır. Örneğin bir taş, bir ağaç, bir resim, bir kurumuş göl, paylaşılan bir ortam, hepsi de zamanda bellek unsurlarıdır.
Zeytin ağacını ele alalım: Zeytin ağacı sadece meyve veren bir bitki değil; zamanı meyveye dönüştüren bir bilgedir. Homeros’un “gümüş yapraklı zeytin” dediği bu kadim ağaç, Akdeniz’in ortak hafızasıdır. Antik Yunan’da barışın, Anadolu’da bereketin, kutsal metinlerde sabrın simgesi olmuştur. Zeytin, tüm semavi dinlerde kutsal kabul edilir ve yüklenen anlamlar değerlidir. Örnekse:
-Kuran’da zeytinyağı “ne doğuya ne de batıya ait olan mübarek bir zeytin ağacından çıkan yağ” olarak tanımlanır.
-Tevrat’ta, Nuh Tufanı sonunda güvercinin ağzında gemiye getirdiği zeytin dalı “yeni bir başlangıç” muştusudur.
-Hıristiyanlıkta, İsa Peygamber’in çarmıha gerilmeden önce dua ettiği Zeytin Dağı, bugün bile hacıların ziyaret ettiği bir simgedir.
İyi de biz ne yaptık? Zeytinlikleri “altın arama sahası” ilan ettik. Yani bin yıllık sabrı, birkaç yıllık kazanca feda ettik etmekteyiz. Aynı akarsularımızı, göllerimizi taş/mermer ocaklarına feda ettiğimiz gibi!
Zeytin ağacı, kuraklığa en dayanıklı türlerden biridir. Kök sistemi sayesinde toprağı tutar, erozyonu engeller. Karbon tutma kapasitesi yüksek, ekosistem için vazgeçilmezdir. Sağlık açısından ise zeytinyağı kalp dostu olarak bilinir, antioksidandır, yaşlanmayı geciktirir, içerdiği birçok vitamin ve mineral ile yaşamsal değerde bir besindir.
Mitolojik Bir Bakış ve Toprağın Vicdanı
Antik Yunan’da tanrıça Athena’nın insanlara armağan ettiği zeytin ağacı, barış ve bilgeliği temsil eder. Efsaneye göre Athena ile Poseidon, Atina şehrinin koruyucusu olmak için yarışırlar. Beceri yarışında Poseidon yere bir mızrak saplar, delinen topraktan fışkıran tuzlu su arşa yükselir. Athena ise bir zeytin ağacı dikerek barışı, üretimi ve bilgeliği halka armağan etmekle meşguldür. Sonuçta halk zeytini seçer. Bu seçim toprağın vicdanına sığınıştır.
Bugün biz neyi seçiyoruz? Poseidon’un hırsını mı, Athena’nın armağanını mı?
Biraz Mizah, Biraz İroni
Zeytin ağacı: “Ben 300 yaşındayım, torunlarımı gördüm.”
Altın madeni: “Ben 3-5 yılda biterim, torunlarımı göremeyeceğim.”
Zeytin: “Ben yağ olurum, ekmeğe banılırım.”
Altın: “Ben kolye olurum, ‘ego’ benimle taçlanır, gerdana takılırım.”
Sonuç:
Siz hiç zeytinliği altın madenciliğine peşkeş çeken başka bir ülke gördünüz mü? Ben bilmiyorum. Zeytinlikleri korumak, görece bir çevrecilik değil, tarihsel bir sorumluluk, bilimsel bir zorunluluk ve yaşamsal bir tercihtir. Altın geçici, zeytin kalıcıdır. Bir gün altın biter, ama zeytin bir türkü olup mırıldanır: “Ben buradaydım. Siz neredeydiniz?”
Sözün özü, ben bu takas işini sevmedim.
Ecz. Arif Yayla






Yorumlar